12 Ocak 2011 Çarşamba

doğu anadolu bölgesi

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ
KONUMU, SINIRLARI  VE  KOMŞULARI:
Ülkemizin doğusunda yer alan bölge kabaca  üçgene  benzer. Marmara  ve  Ege  Bölgeleri  hariç  her  bölge  ile  komşudur. Suriye  hariç  bütün doğu komşularımızla sınırı  vardır.
Alanı  165.436  Km2’dir. Bu  gerçek  alanı  ile  ülkemizin  %21’ini  kaplar  ve  en  büyük  bölgemizdir.
Nüfusu  2000  sayımına  göre  6.1  milyondur. Nüfus  yoğunluğu  Km2’ye  37  kişidir. Bu  Türkiye  ortalamasının  çok altındadır. (Türkiye  ortalaması  Km2’ye 83  kişi)

BÖLÜMLERİ:
1.Yukarı  Fırat  Bölümü
2.Yukarı  Murat  Van  Bölümü
3.Erzurum-Kars  Bölümü
4.Hakkari  Bölümü

YERYÜZÜ  ŞEKİLLERİ:
Dağları: En  yüksek  bölgemizdir. Ortalama  yükseltisi  2000-2200  metredir. Bölgede  dağlar  üç  sıra  halinde  uzanır.
Kuzeyde: Çimen, Kop, Esence, Karasu, Allahuekber Dağları
Ortada: Mercan (Munzur), Karasu-Aras  Dağları
Güneyde: Güneydoğu  Toroslar  ve  Buzul  (Cilo) Dağları  bulunmaktadır.
Van  Gölünün  kuzeyinde  volkanik  dağlar  vardır. Bunlar  Ağrı, Tendürek, Aladağ, Süphan, Nemrut  Dağlarıdır.
Düzlükleri: Kıvrım  dağları  arasında  çöküntü  ovaları  vardır. Bu  ovalar: Elbistan, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Van, Başkale, Hakkari, Yüksekova güneydekilerdir. Kuzeyde  ise  Erzincan, Tercan, Aşkale, Erzurum, Pasinler, Horasan, Kağızman  ve  Iğdır  vardır. Tunceli  ve  Erzurum-Kars  Platoları da diğer düzlüklerdir.
Akarsuları: Karasu  ve  Murat  birleşerek  Fırat  Nehrini  oluşturur. Bu  nehir  Dicle  Nehri ve onunla  birleşen  Büyük  Zap  Kolu  ile  yabancı  topraklara giderek  Basra  Körfezinden  denize  dökülmektedir. Aras  ve  Kura  nehirleri de  yine  başka  topraklara  giderek  Hazar  Denizine  dökülmektedirBu akarsuların  yüzey  şekilleri  ve  engebe  nedeniyle  hidroelektrik  enerji  üretme  güçleri  fazladır.
Gölleri: Van  Gölü  ülkemizin  en  büyük  gölüdür  ve  suyu  sodalıdır. Bölgenin  diğer  gölleri  şunlardır: Erçek, Nazik, Çıldır, Hazar ( Tektonik  Göllerdir), Balık,Haçlı, Nemrut (Krater  Gölleri), ve  Akgöl.
Ayrıca  bölgede  Keban  ve  Karakaya  Baraj  Gölleri de  bulunmaktadır.
DeğerlendirmeBölgeye  Yurdumuzun  çatısı  diyebiliriz. Bölgeyi  kaplayan  yüksek  dağlar  bölgenin  her  özelliğini  yakından  etkilemektedir. Dağlar doğudan batıya uzandığı için kuzey-güney doğrultusunda ulaşım zordur. Tarım alanları azdır   iklimi  çok  serttir. Tarım  ürünleri  çeşitli  değildir. Sanayi  ve ticareti de  gelişmemiştir.

İKLİM  VE  BİTKİ  ÖRTÜSÜ:
Bölgenin  iklimine  yükselti  ve  karasallık  hakimdir. Sert  karasal  iklim  yaşanır. Kışları  uzun, soğuk  ve  kar  yağışlıdır. Don  olayı  çok  görülür. Yazları  sıcak, kurak  ve  kısadır. En  fazla  yağış  ilkbaharda  görülür. Erzurum-Kars  Bölümünde  ise  yazın  görülür.Günlük  ve  yıllık  sıcaklık  farkları  fazladır. Yıllık  yağış miktarı  500-600  mm dir. Buharlaşma  az  olduğu  için  bu  yeterlidir. Yıllık  sıcaklık  5-6  derecedir  ve  en  soğuk  bölgedir. Bölgeye  kuzey  rüzgarları (Poyraz) hakimdir. Bölgenin  doğal  bitki  örtüsü  bozkır (Step)’tir. Dağ  yamaçlarında  bozulmuş  orman  ve  dağların  yükseklerinde  dağ  çayırlarına  rastlanır.

TARIM  VE  HAYVANCILIK:
 Yükselti  ve  engebeli  yer  şekilleri  nedeniyle  tarım  alanları  azdır. Tarım  en  çok  güneydeki  çöküntü  ovalarında  yapılır. Bölgede  en  çok  arpa  ve buğday  yetiştirilir. Bitlis, Malatya, Elazığ’da  Şekerpancarı; Iğdır’da  Pamuk; Malatya’da  Kayısı (1.); yetiştirilir. Patates  ve  lahana  diğer  ürünlerdir. Sıcaklık çok  düşük  olduğu  için  sebze  üretimine  en  az  elverişli  bölgemizdir.
Kars  ve  Bitlis’te  arıcılık  yapılır. Türkiye  bal  üretiminin  % 20’si  buradan  sağlanır.
Bölgede  tarım  alanları  az  otlak  ve  meralar  fazla  olduğu  için  hayvancılık  en  önemli  faaliyettir. Yüksek  yerlerde  büyükbaş, çöküntü  ovalarda küçükbaş  hayvancılık  yaygındır. Bölge  halkının  % 80’i  tarım  ve  hayvancılıkla  uğraşır.


YER ALTI  ZENGİNLİKLERİ:
Demir: Sivas-Divriği, Malatya-Hekimhan  ve  Hasançelebi  (1.) ; Krom: Diyarbakır-Ergani, Elazığ-Guleman-Alacakaya (1.);  Bakır: Elazığ-Maden; Malatya-Pötürge (2.); Kalay: Elazığ  ve  çevresinde; Kurşun-Çinko: Elazığ-Keban, Malatya-Darende; Oltu  Taşı: Erzurum-Oltu (1.); Linyit: K.Maraş-Afşin-Elbistan; Erzurum-Aşkale;  Barit: Muş, K.Maraş-Elbistan; Amyant (Asbest): Erzincan-İliç; Kayatuzu: Kars-Kağızman, Erzurum,Ağrı,Iğdır;

ENDÜSTRİSİ:
Fazla  gelişmemiştir. Olanlarda  tarıma  dayanır. Bir  çok  ilde  et  kombinaları  vardır. Et  üretimimizin  % 25’i  bu  bölgeden  sağlanır.Malatya  ve  Bitlis’te sigara, Elazığ’da  gübre,  Erzurum  ve  Malatya’da  deri  sanayisi  bulunmaktadır. Bir  çok  ilde  şeker  ve  çimento  fabrikası da  bulunmaktadır. Malatya  ve Erzincan’da  dokuma  ve  iplik  fabrikası vardır. Keban’da  simli  kurşun  işletmeleri, Divriği’nde  Demir-Çelik  Fabrikası, Elazığ’da  Ferro-Krom  Fabrikası  vardır.
Kahramanmaraş’ta  Afşin, Elbistan ve  Sivas  Kangal’da  termik  santral  bulunmaktadır.

NÜFUS  VE  YERLEŞME:
Nüfusu  2000  sayımına  göre  6.1  milyondur. Nüfus  yoğunluğu  Km2’ye  37  kişidir. Bu  Türkiye  ortalamasının  çok altındadır. (Türkiye  ortalaması  Km2’ye 83  kişi)  Yoğunluk  bakımında  en  az  bölgedir.
Yani  nüfusu  en  seyrek  bölgemizdir. Nüfus  çöküntü  ovalarında  toplanmıştır. Toplu  yerleşme  görülür.Nüfusun  % 48’i kırsal  kesimde  yaşar  ve  tarım  ve hayvancılıkla  uğraşır. Nüfus  artış  hızı  %o 14  ile  Karadeniz’den  sonra  en  az  bölgedir (Türkiye  ortalaması  %o 18.34). Sanayisi  çok  az  olduğu  için Karadeniz  Bölgesinden  sonra  en  çok  göç  veren  bölgemizdir. Malatya, Erzurum  ve  Elazığ  en  kalabalık  illeridir.

TÜRKİYE  EKONOMİSİNE  KATKISI:
Bölgenin  sanayisi  ve  tarımı  geridir. Ekonomimize  katkısı  daha  çok  hayvancılık  alanındadır. Hayvan  ürünlerinin  ekonomimize  katkısı  % 25’tir.

TARİHİ  ÖNEMİ:
Erzurum  Kongresi  bu  bölgede  yapılmıştır.

BÖLGENİN  GENEL  ÖZELLİKLERİ:
Ø        En  büyük  bölgemizdir. Ülkemizin  % 21’ini  kaplar.
Ø        Nüfus  yönünden  6., yoğunluk  yönünden  7.  sıradadır.
Ø        Orman  bakımından  % 7  ile  6.  sıradadır.
Ø        Ekili-Dikili  arazi  bakımından  % 10  ile  sonuncudur.
Ø        En  fazla  enleme  sahip  bölgedir.
Ø        Sanayisi  en  geri  bölgedir.
Ø        Ekonomisi  ve  ülke  ekonomisine  katkısı  hayvancılık  alanındadır.
Ø        Kayısı  üretiminde  Malatya  1. sıradadır.
Ø        En  zengin  yer altı  kaynakları Yukarı  Fırat  Bölümünde  yer  almaktadır.
Ø        ‘2000-2200 metre  ile  en  yüksek  bölgedir.
Ø        Göl  yönünden  zengindir  hatta  en  büyük  göle  sahiptir (Van  Gölü)
Ø        En  çok  göç  veren  2.  bölgedir.
Ø        Tarım  ürünlerinin  en  geç  olgunlaştığı  bölgedir.
Ø        En  soğuk  ve  kışları  en  uzun  bölgedir.
Ø        Hidroelektrik  üretiminde  1.  tüketiminde  7.  sıradadır.
             Günlük  ve  yıllık  sıcaklık  farkının  en  fazla  olduğu  bölgedir.
Ø        Turizm  gelirleri  en  az  ve  ulaşımı  en  kötü  bölgedir.

2 Ocak 2011 Pazar

Güneydoğu Anadolu nüfus yoğunluğu

Güneydoğu Anadolu nüfus yoğunluğu

Güneydoğuda doğum oranının yüksek, yüzölçümünün küçük olması nüfus yoğunluğunun fazla olmasına neden olmuştur. Dicle bölümü ve özellikle Diyarbakır Yöresi yoğun nüfuslanmıştır. Yağışın azaldığı düzlüklerde nüfus azalır. Bölge diğer bölgelere göç veren bir bölgedir. Ayrıca mevsimlik işçi göçleri de olmaktadır. 
Bölgenin nüfusu 7.170.849 dur. (2007 adnks sonuçlarına göre) 

Türkiye nüfûsunun % 11.5’i Güney doğu anadolu bölgesinde yaşamaktadır. Bölge nüfusunun % 48’i kırsal kesimde, % 52’si ise on bin ve daha fazla nüfuslu şehirlerde yaşar. 
Yüzey şekilleri ile nüfus yoğunluğu arasındaki ilişki diğer bölgelerden biraz daha farklıdır.Örneğin engebeli olan Mardin Midyat Eşiği çok kalabalık iken Diyarbakır Havzasının orta kesimleri seyrek nüfusludur.
Nüfûsun en yoğun olduğu kesim Gaziantep’tir.

Türkiye'nin Dağları


Türkiye'nin Dağları
Oluşum ve görünümleri bakımından dağlar farklı özelliktedirler. Oluşumlarına göre dağlar şu şekilde gruplandırılabilir.
Antiklinal1. Orojenik hareketlerle oluşan dağlar:
Dağ oluşum hareketlerine orojenez denir. Karalardan aşındırılan maddeler, okyanusların tabanlarında birikerek, tortul tabakalar oluştururlar. Bu tortulların büyük bölümü esnek (plastik) yapıdadır. Bu esnek tortullar, kıtaların birbirine yaklaşması sırasında, yanlardan sıkıştıklarında kıvrılır. Böylece antiklinal ve senklinallerden oluşan kıvrım dağları meydana gelir.
Tortullarınma alanlarında (Jeosenklinal) biriken tabakaların bir bölümü kaim ve serttir. Bu tabakalar orojenik hareketler sırasında kıvrüamaz ve kırılırlar. Böylece fay denen kırıklar oluşur. Orojenik hareketler sırasında, çoğunlukla kıvrılmalar ve kırıklar bir arada oluşur.

NOT: Fay denen tabakaların kırıldığı noktalar, yer kabuğunun en zayıf noktalarıdır. Bu nedenle fay hatları boyunca tektonik depremler oluşur. Volkanik hareketler meydana gelir. Ayrıca kaplıca suları da fay hatlarından yeryüzüne çıkar. 

a. Kıvrım Dağları: Türkiye'nin bulunduğu yerde 1. Jeolojik dönemde var olan Tethys denizi tabanında biriken ve binlerce metre kalınlığa erişen tortul tabakalar, 3. Zaman'da yerkabuğu hareketleri ile kuzeydeki ve güneydeki, eski kara kütlelerinin birbirine doğru yaklaşmasıyla sıkışarak kıvrıldı ve yüzeye çıktı. Alp-Himalaya orojenik kuşağını oluşturan sıradağlar meydana geldi. Bu oluşumla Türkiye'deki Kuzey Anadolu sıradağları ile, Toros dağlarıKarasu-Aras dağları oluştu.

NOT: Bu dağların olşumları 3. zamanda (Neozoik - Tersiyer) tamamlandı. Ancak bugünkü yüksekliklerine 4. zamanda (Kuaterner) ulaştı. 

Horstb. Kırık Dağları: Sert tabakalar yan basınç karşısında kırılır. Kırık hatları arasında kalan blokların bazıları çökerek (Graben) çöküntü hendeklerini, bazıları da yükselerek (Horst) kırık dağlarını oluşturur.
Ege bölgesindeki dağlar kırılma sonucunda oluşmuştur. Bu dağlar kuzeyden güneye doğru:Kaz, Madra, Yund, Bozdağlar, Aydın dağlan ve Menteşe dağları olarak sıralanır. Bu dağların arasında ise Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes Grabenleri bulunur.

2. Volkanik Dağlar:
Yerin derinliklerindeki kızgın, erimiş ve basınç altında bulunan magmanın yeryüzüne çıkmasıyla oluşmuş, koni şekilli, tek tek dağlardır.
Türkiye'de 3. zamanda başlayan volkanik faaliyetler 4. zamanda da devam etmiştir. Bu faaliyetle kırıklar (fay) boyunca çeşitli volkanik malzemeler yeryüzüne çıkmış ve volkanik araziyi oluşturmuştur.
Günümüzde faaliyetleri sona ermiş olan volkanik oluşumlu dağlarımız şunlardır:

 

a. Doğu Anadolu Bölgesi Volkan dağları:
Volkanik arazinin en yaygın olduğu bu bölgede yer alan volkan dağları, Van gölünün kuzeyinde yer alır ve kuzeydoğu-güneybatı yönlü uzanır. Bunlar;

 

Ağrı Dağı: 3896 m'lik Küçük Ağrı ve 5137 m'lik Büyük Ağrı dağlarıdır. Büyük Ağrı, Türkiye'nin en yüksek dağıdır.

Tendürek Dağı: Van gölünün kuzeydoğusundadır. Yüksekliği 3533 m'dir.

 

Süphan Dağı: Van Gölü'nün kuzeyindedir. Yüksekliği 4058 m'dir.

 

Nemrut Dağı: Van Gölü'nün batısmdadır. Bu dağdan çıkan lav ve küller, akarsu önüne set yaparak Van Gölü'nü oluşturmuştur. Patlama ile dağm zirvesinde geniş bir çukurluk (kaldera) oluşmuştur. Bu çukurda sularm toplanmasıyla da bir göl meydana gelmiştir.

 

Ayrıca, Doğu Anadolu'da yer alan Kargapazarı ve Dumlu (Erzurum'da) ile Bingöl dağı da volkanik yapıdadır.
b. İç Anadolu Bölgesi Volkan Dağları:

Bölgenin güneyinde yer alır. Kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanır. Bir kırık hattı boyunca sıralanmışlardır. Bu dağlar şunlardır:
Erciyes: 3916 m. ile İç Anadolu'nun en yüksek noktasıdır. Bir çok yan koniden oluşmuştur. Doruk kesiminde buzul yer alır.

 

Hasandağ: 3258 m'dir. Aksaray Hinde'dir.

 

Melendiz: 2936 m'dir. Niğde ilinde yer alır.

 

Karacadağ: Konya-Karapınar'da yer alır. Yakınlarında Meke dağı ve tuzlası gölü ile, Acıgöl yer alır. Bu göller volkanik gaz patlaması ile açılan ve maar denen çukurlukların içinde oluşmuştur.

 

Karadağ: Karaman ilinde yer alır. 2271 m. yüksekliktedir.

NOT: Ürgüp - Göreme yöresinde Erciyes'in faaliyeti ile geniş bir alan, tüf denen kolay aşınabilen tabaka ile kaplanmıştır. Tüf platolarının sel suları tarafından aşındırılması sonucunda peribacaları oluşmuştur. 


c.  Ege Bölgesi Volkanları:
Manisa'nın Kula ilçesi çevresinde 70 kadar küçük volkan konisi yer almaktadır. Bu volkanik oluşumlar, Türkiye'deki en yeni oluşumlardır.

d. Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki Volkanlar:

 

Karacadağ: Bölgenin ortasında yer alır. Türkiye'nin en geniş tabanlı volkan konisidir. Yüksekliği 1957 m'dir.

NOT: Bu dağların dışında, Kızılcahamam - Gerede arasında Aladağ ve Işıkdağ ile Bursa'daki Uludağ'da patlama olmamış, iç püskürük dağlardır. 
DAĞLARIN COĞRAFİ DAĞILIŞI
1. Kuzey Anadolu Dağları:

Alp-Himalaya sistemine bağlıdır. Karadeniz kıyılarına paralel uzanır. Orta Karadeniz Bölümünde alçalır. Doğu Karadeniz'de ise en yüksek değerlerine ulaşır.
İki sıra halinde uzanan bu dağlar; kıyıda, Küre, Canik, Giresun, Gümüşhane,Kalkanlı, Trabzon ve Rize dağlarıdır. Rize dağlarında yükseklik 4000 m.ye yaklaşır. Üzerinde yer yer buzullar yer alır.
Doğu ve Batı Karadeniz'de dağlar hemen kıyıdan başlar, dik yamaçlıdır. Kıyı ile iç kesim arasında ulaşımı güçleştirirler.
Orta Karadeniz'deki Canik dağları ise, içeriden başlar. Yüksekliği çok azdır. Ulaşıma geçit verirler.

İç kesimdeki ikinci sırada ise; Köroğlu, Ilgaz, Deveci, Çimen, Kop, Mescit ve Yalnızçam dağları yer alır.
Bu iki dağ sırası arasında, Doğuda Çoruh ve Kelkit, batıda ise Devrez vadisi yer alır. Bu vadiler boyunca, Türkiye'nin en uzun ve en hareketli deprem kuşağı olan, Kuzey Anadolu Fay Hattı geçer.
Doğu Karadeniz dağlan genellikle volkanik kayalardan oluşmuştur Diğer dağlar ise kalker ve killi tabakalardan oluşmuştur. Bu nedenle bölgede heyelan olayları sık gerçekleşir.

 

Kuzey Anadolu Dağlarının genel özellikleri şunlardır:
  • Kıyıya ve birbirine paralel uzanan, sıradağlardır.
  • Alp oroj enezi ile oluşmuşlardır.
  • Çoğunlukla deniz kıyısından başlarlar. Orta Karadeniz'de kıyıdan uzaklaştıkları için Bafra ve Çarşamba gibi delta ovaları oluşabilmiştir.
Kuzey Anadolu Dağlarının Türkiye Ekonomisine Etkileri

  • Kıyıya paralel uzandıkları için, nemli havanın iç kesimlere ulaşmasını engelleyerek, kıyıda bol yağışlı bir iklimin oluşmasına; tütün, mısır, fındık gibi önemli ürünlerin yetişmesine yol açmışlardır.
  • Kıyı kesiminde neme bağlı olarak gür orman örtüsünün oluşmasına yol açmışlardır.
  • Deniz etkilerinin iç kesimlere girmesini engelleyerek, İç Anadolu'da karasal iklim oluşmasına, tarım ürünü çeşidinin az olmasına, verimin düşmesine yol açmışlardır.
  • Kıyı ve iç kesimler arasında ulaşımın zor olmasına, kıyıdaki kentlerin büyüyüp gelişememesine yol açmışlardır.
  • Yapılarında kil kayasının yaygın olmasıyla heyelanların fazla olmasına yol açmışlardır.
  • Eğimin artmasına yol açtıklarından, kar erimeleriyle sellerin oluşumuna yol açmışlardır.
2. Güney Anadolu Dağları:

Toros dağları da denir. Alp kıvrım sisteminin güney bölümüdür. Kalker tabakalardan oluşmuştur. Batı, Orta ve Doğu Toroslar olarak üç bölümden oluşur.
 

a.  Batı Toroslar:

Antalya Körfezi'ni batıdan kuşatan Akdağlar ve Beydağları, doğudan kuşatan Dedegöl ve Geyik dağları kuzeyde Sultan dağlarından oluşur. Bu dağlar Antalya'nın kuzeyinde bir çatı oluşturur.

b.  Orta Toroslar:

Taşeli platosundan başlar, Bolkar, Aladağ, Tahtalı, Binboğa dağları olarak kuzeydoğu yönüne doğru devam ederler. Aladağlar (Demirkazık) en yüksek noktayı oluşturur. Buzul oluşumları vardır.
Antalya'da kuzeye doğru çekilen dağlar, Antalya kıyı ovalarının, İskenderun - Mersin Körfezi'nde kuzeye doğru kıyıdan uzaklaşan dağlar ise Çukurova'nın oluşumunu sağlamıştır.
İskenderun Körfezi'ne paralel uzanan Nur (Amanos) dağları, Güneydoğu Toroslarının başlangıcını oluşturur.

3.  Güneydoğu Anadolu Dağları:

Bu bölgedeki dağlar Torosların devamıdır. Güneydoğu Toroslar da denir. Nur dağlarıyla başlar, bir yay çizerek Güneydoğu Anadolu'yu kuzeyden çevreler. Bu dağ sisteminde Malatya, Genç, Bitlis ve Hakkari dağları yer alır. Buzuldağları (Hakkari - Uludoruk) 4137 m. ile sıradağlar üzerindeki en yüksek noktayı bulundurur. Buzul oluşumları vardır.
Bölgenin ortasında Karacadağ volkan konisi yer alır.

 

4. Doğu Anadolu Dağları:

 

En dağlık bölgemizdir. Kuzey Anadolu dağları ve Toroslar bu bölgede birleşir. Bölgedeki dağların büyük bölümü Orta Torosların devamıdır. Başlıcaları; Tahtalı, Mercan, Karasu ve Aras dağlarıdır. Allahuekber dağları ise, Kuzey Anadolu dağlarının devamıdır.
Doğu Anadolu'da, Türkiye'nin en yüksek volkanları da yer alır. Büyük ve Küçük Ağrı, Tendürek, Süphan ve Nemrut bu bölgededir.

 

5.  İç Anadolu Dağları:

Dağların az olduğu bir bölgedir. Kuzeybatıda Sündiken dağlan, Güneybatıda Sultan dağları yer alır. Bölgenin doğusu dağlıktır.Tecer, Çamlıbel, Hınzır ve Akdağlar buradadır. Ankara yakınında Elmadağ, Ayaş ve İdris dağları yer alır.
Bölgenin güneyinde Erciyes, Melendiz, Hasandağ, Karacadağ ve Karadağ volkan konileri yer alır.

 

6.  Batı Anadolu Dağları:

Bu dağlar kırılma ile oluşmuş horstlardır. Kuzeyden güneye doğru Biga, Kaz, Madra, Yund, Bozdağlar, Aydın dağları ve Menteşe dağları olarak sıralanır. Bu dağlardan Biga ve Menteşe dağları kıyıya paralel, diğerleri ise denize dik uzanımlıdır. Yükseklikleri 1000 m ile 2000 m arasında değişir.
İçbatı Anadolu Eşiğinde ise, Sandıklı, Eğriöz ve Murat dağları yer alır. Bursa'nın güneyindeki Uludağ, iç püskürük bir dağdır. Yapısında gnays, mermer, şist gibi metamorfik (başkalaşmış) taşlar vardır.

 

Batı Anadolu Dağlarının Türkiye Ekonomisine Etkileri

  • Doğu - batı yönlü olmaları ve denize dik uzanmaları, deniz etkilerinin iç kesimlere ulaşmasını sağlamış, bu durum içeriye doğru uzanan çöküntü ovalarında, tütün, pamuk, çekirdeksiz üzüm, incir, zeytin ve turunçgiller gibi önemli ürünlerin yetişmesini sağlamıştır.
  • Kıyı ve iç kesimler arasında ulaşımın kolay olmasını sağlamıştır.


 
NOTLAR:
  • Dağların, çok olması tarım alanlarının az olmasına yol açar.
  • Dağlar, çevreleri için su depolarıdır.
  • Dağlar, kış turizmi için uygun alanlardır.
  • Dağlar ve yamaçları otlaklarıyla hayvancılık için önemlidir.
  • Dağlar, ormanların büyük bir kısmının yer aldığı yerlerdir.
  • Dağlar, yer altı kaynakları (maden) bakımından önemlidir.
  • Dağlar, kaynak suları ve karların erimesiyle akarsularımızı besler.
  • Avcılık ve dağ sporları için önemlidir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Halk Oyunları ile İlgili Bilgiler

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Halk Oyunları ile İlgili Bilgiler
Adıyaman güneydoğu illerimizden biridir. 1954 yılında Malatya1 dan ayrılarak il olmuştur.
Uzun yıllar Malatya ilinin bir ilçesi olan bugünkü Adıyaman ilinin halk kültürü ile ilgili araştırmalar, her iki kültürün aynı kökenlere bağlı olduğunu göstermektedir. Müzik bakımından olduğu gibi Türk halk dansları bakımından da Malatya ile aynı konu, biçim, melodi, ritim, hareket hatta figürleri paylaşmaktadır. Adıyaman’da genellikle sevilip oynanan oyunlar şunlardır:
Ağır halay, Düz halay, Ağır Malatya, Berde, Deriko (derino), Galüç, Üçayak, Ağır hava, Dik hava, Hasandağlı, Lorke, Pekme-zo, Dokuzlu, Dokuzokkalı, Tırpano, Kudaro halayı, Ağır Govcuk.Tırge, Simsimi, Sevda,
Yukarda saydığımız Türk halk danslarının adlarından da anlaşıldığı gibi Adıyaman halk oyun Halay bölgesinde oynanan dizi biçimindeki oyunlardandır ve genellikle ağır olarak sürdürülen oyunlardır. Kadınlar da bu oyunlardan bir kısmını kendi aralarında oynamaktadırlar.
Oyunlara eşlik eden müzik aletleri şunlardır:
Davul, Zurna, Kaval, Bağlama, Tef, Iklığ, Darbuka, Cümbüş, Leğen, Cura.
Kadın Giyimi: Kadınlar başlarına Terlik denilen bir başörtüsü bağlar, terliğin çevresine ipek Pusu sarılır. Başın üzerine oturtulan gümüş işlemeli Tac’ın kenarlarına altın ve gümüş paralar dizilir. Bazı köylerde çene altından geçirilerek başın arkasında ya da üstünde bağlanan başörtülerde kullanılır.
Kadınlar yakası açık, uzun kollu bir Fistan, onun üzerine de bele kadar inen işlemeli bir Gömlek giyerler. En üstte önü iki, arkası tek parçadan oluşan Üçetek bulunur. Bele Ben denen işlemeli kuşak bağlanır. Kadınlar saçlarını örerek on-on beş belik meydana getirirler. Ayaklarda yörede işlenmiş motifli çoraplar ve ayakkabı yerine Yemeni vardır.
Kadınların süs eşyaları, genellikle düğünlerde takılan altın ve gümüşlerden meydana gelir. Çelen, alından başlayıp başı çepeçevre saran bir altın başlıktır. 15-20 kadar küçük altın küreden meydana gelen gerdanlığa Hab denir. 8-10 kulplu altının dizilmesiyle oluşan gerdanlık Kiramus’tur.
Bayramlarda kadınlar avuç içlerine ve saçlarına kına yakarlar.
Erkek Giyimi : Erkeklerin başlarında genellikle Börk denilen keçe külah vardır. Etrafı Pusu ile sarılıdır. Erkekler Aba ve Sako adı verilen yörede dokunmuş kalın bir kıl ceketle kalın bir kıl Şalvar giyerler. Belde Kuşak vardır. Ayaklarda bölgede örülmüş çorap ile ayakkabı yerine
Diyarbakır yöresi halay türüne giren oyunları kendi bünyesinde barındırır. Yörede oyunlar genelde coşkuyu, sevgiyi, ahengi, hüznü, yiğitliği, mertliği ve günlük doğa olaylarını içerir. Oyunların çok eski kökeni olmasına rağmen bugünlere kadar gelmişlerdir. Bütün oyunlar yörenin yaşayış biçimi, sosyal ve kültürel ilişkilerinden etkilenmiştir. Yöre oyunlarda işler adım hemen hemen bütün oyunlarda sağa doğrudur. Aynı oyunlar farklı ilçe veya farklı köylerde aynı biçimde veya küçük nüanslarla oynanmaktadır. Bununda en büyük nedeni ise aşiretlerin bölünüp değişik yerlere yerleşmesidir.
Diyarbakır’da halk oyunları ; kına geceleri, düğün, bayram ve özel zamanlarda oynanır. Bazen sohbet ve eğlenme amaçlı gidilen yerlerde halk oyunları da oynanır. Bazen de yöreye özgü eyvanlı evlerde eğlence amaçlı bir araya gelinir ve bu muhabbetlerin açılışı halk oyunlarıyla yapılır ve ardından müzik ile devam eder, hatta bu güzel sohbetler için özel davul zurna bile temin edilir.
Yörede oyunlar genelde ağırdan başlayıp hızlanarak devam eder. Oyun formları genellikle ;
• Düz çizgi,
• Karşılıklı iki düz çizgi,
• Yarım daire,
• Daire formundadır.
Bazı kırsal kesimlerde ise çeşitli biçimde diziler oluşturulur ve sözlü sözsüz ezgiler eşliğinde oynanır. Oyunlar serçe parmaklar, kollar ve avuç içlerinin birleşmesiyle oynanmaktadır. Bazı oyunlarda kollar serbest bir halde seyir gösterir.
Örneğin Çepik oyunu gibi. Yörede bazı oyunlar belli araçlar eşliğinde oynanır. Bu araçlar genelde ;
• Teşi,
• Bakraç,
• Tüfek,
• Sopa,
• Tırpan,
• Kepenek ‘tir.
Seyirlik oyunları geçmişte gerçekleşen olaylar, doğadan etkileşim, dini inançlar ve hikayelerden derlenip belli bir formda ve uygun müzikle sahneleme olayıdır. Bu oyunlar yörede halen eski canlılığını koruyarak oynanmaktadır.
DİYARBAKIR’DAKİ HALK OYUNLARI İSİMLERİ
• KEŞE – O
• DELİLE (DELİLO)
• GOVEND (HALAY)
• HARRANİ (ESMERİM)
• ŞUŞANE (TEK AYAK)
• DU – NIG (ÇİFT AYAK)
• ÇAÇAN
• ÇEPİK
• MERYEMO
• PAPURE
• DÜZO
• KADIN DELİLOSU
• KADIN HALAYI
• TEŞİ
• BERİ
• TEŞİ (ERKEK)
• GUR – U PEZ (KURT KUZU)
• HASAT
• KELEK
• ŞUR – U MERTAL (KILIÇ KALKAN)
• ÇÖMÇE GELİN
DİYARBAKIRDA HALK OYUNLARI KOSTÜMLERİ
Diyarbakır yöresinde hakim olan sert, karasal iklim ve yarı kurak yayla iklimi sebebiyle yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise çok soğuk geçer. Birazda bu iklimin etkisiyle halk arasında birlik, beraberlik, dayanışma daha yoğundur. Bu yoğunluk geleneklere daha sıkı sarılmayı, inançlarına daha fazla sahip çıkmayı beraberinde getirmiştir.
Tüm bu geleneklere bağlılık giyim kuşamın muhafaza edilip günümüze kadar dimdik ayakta gelmesini kolaylaştırmıştır.
Halk oyunları denilince en önemli unsurlardan biri de şüphesiz giyilen kıyafettir. Yöresel özellikleri tamamıyla yansıtan öğedir kıyafet. Diyarbakır yöresel özelliği sebebiyle giyimin yeri çok önceliklidir. Cumhuriyet Dönemi’nde giyilen şehir kıyafetleri de yöre halkının giyimine her dönem ne denli özen gösterdiğinin belgesidir.
Yörede giyilen kıyafeti etkileyen unsurlardan bazıları ;
Yörede birçok kültürün beraber yaşaması ve kültür alışverişinde bulunulması, özündekini kaybetmeden giyilen kıyafetleri etkilemiş ve bu etkileşim yöre kıyafetlerine zenginlik katmıştır.
Yörenin iklimi, coğrafyası ve içinde bulunduğu ekonomik şartlar kıyafetler üzerinde etkili olup günlük yaşamda daha güzel görünüp, insanlar üzerinde güçlü gözükmek ve özel günlerde kendini öne çıkarmak faktörleri kıyafetler üzerinde önemli rol oynamıştır.
Bölgede hakimiyet kuran medeniyetlerin, kıyafetlerle ilgili koyduğu yasaklar ve önerdiği kıyafetler hiç şüphesiz ciddi birer etken olup kutsal kitaplar ve dini yayan insanlar giyilenler hakkında kesin hükümler verdiğinden dinsel inançlar bireylerin giyimi üzerinde ciddi anlamda etkiler bırakmıştır.
KADIN KOSTÜMÜ
Başa Giyilenler
• Kofi
Kenarları çuhaya benzer kumaşla çevrelenmiş, tepesi ise ipek veya benzeri
ipliklerle elde edilmiş bir başlıktır. Parçaları ise ;
• Tar denilen tas biçimindeki tahta yada tenekeden yapılmış malzeme
• Tarın üstüne geçirilen saçaklı yada saçaksız fes
• Kofiye takma saç eklenir ve yanlardan örgüler sarkıtılır.
Açık başa önce beyaz renkte tülbent sonra yörede şaar denilen sarık ve bununda üzerine genelde canlı renklerden seçilen puşular sarılır. Kofinin üstüne sarılan şaar düğümüne göre takan kişinin hangi bölgeye ait olduğunu belirtir.
• Fes
Keçeden yapılan, baştan bele kadar uzanan,iki türlüsü olan bir başlık çeşididir.
• Fini Fes ; Saç bağı olmayan ve içinde kasnak bulunan, genelde yaşlıların tercih ettiği fes çeşididir.
• Kofi Fes ; Saç örükleri bulunan ve genelde çift yada kırk örüklü çeşitleri olan fes çeşididir. Genelde genç kızlar kullanır ve saç örgüleri ise mavi boncuk, gümüş penez, mecidiye, muska yada saç bağları ile süslenmiştir.
• Tülbent
Başa boylu boyunca saçlar görülmeyecek şekilde örtünen, ince sık tülden yapılan, genelde beyaz renk ve kare şeklinde olan ince bir baş örtüsüdür. Yörede “Çit” adı da verilir. Bu örtünün etrafı elde örülmüş oyalar ve pullarla çevrili olanları da mevcuttur. Bunlara ise yörede yazma adı verilir.
• Şaar
Kare şeklinde, siyah zemin üzerine, değişik renklerden çizgiler bulunan bir baş
örtüsüdür. Önce üçgen daha sonra ince bir şekilde katlanıp kofinin etrafına sarılıp düğümlenir. Yörede “Çar ve Heftrenk” (7 renk) isimleri de verilir.
• Puşu
Özel kumaştan dokunan, renk ve dokunuşlarına göre adlandırılan, hemen hemen her rengi bulunan bir baş bağıdır. Başın gerisine alından geçirilip sarılmak suretiyle kofinin üzerine sarılıp düğümlenir. Genelde canlı renklerden seçilir ve isteğe göre sayısı çoğaltılabilir.
Bedene Giyilenler
• Fistan
Kolları ve boyu uzun, etek kısmı büzgülü, genelde kadifeden yapılmış bir üst giysidir. Bu kıyafete bazı yerlerde fistan bazı yerlerde ise entari denilmektedir. Ağırlıklı olarak çiçek desenli modeller seçilen bir giysidir.
• Üçetek
Genelde kadife kumaşlardan yapılmış, önden ve yandan yırtmaçları bulunan, üzeri kendinden desenli bir üst giysidir. Ağırlıklı olarak canlı renkler ve çiçek desenli modellerden seçilir. Yörede mevsim ve iş şartlarına göre kullanılan bir giysidir.
• Kotik
Kadife yada benzeri kumaşlardan yapılan, üzeri değişik motiflerle süslenmiş, kolu dirseğe kadar ve önü açık bir üst giysisidir. İsim olarak kotik adını alması yörede kısa olana kot adı verildiğindendir. Düğmesi yada ön tarafı birbirine bağlayacak bir ek parçası bulunmaz. Üzerindeki işlemeler genelde sarı simlerden yapılır.
• Şalvar
Yörede “Tuman” denilen çiçekli yada kendinden desenli kumaşlardan olan, ağı dar ve düz normal paçalı bir alt giysidir. Beli ve ayak paçaları lastikli olup, belden tam ayak bileğine kadar uzanmaktadır. Genelde göze hoş gelen desenli modellerden seçilir.
• Kuşak
Birçok yerde “Ağabani” denilen genelde sarı yada açık renklerden oluşan üzeri işlemeli bele sarılan bel sarığıdır. Katlanarak ince bir sekile getirilip sıkıca bele sarılır.
• Önlük
Bele bağlanan ve fistanın kirlenmesini önleyen değişik kumaşlardan yapılmış önlüktür. Genelde kiri saklasın diye koyu renklerden seçilir. Yörede bir diğer adı “Peştamaldır”.
Ayağa Giyilenler
• Çorap
Koyun yününden, diz altına kadar uzanan, elde işlenen ve değişik motiflerle süslenen bir ayak giysisidir. Yörede bir diğer adı “Yün Çoraptır”.
• Yemeni
Deriden yapılan, ağırlıklı olarak beyaz, krem veya siyah renklerden seçilen, önü kapalı, bağcıksız, arka tarafında tutup çekilsin diye kulakçığı bulunan bir ayak giyeceğidir. Yörede “Poçikli Yemeni” adı verilmektedir
ERKEK KOSTÜMÜ
Başa Giyilenler
• Tiftik Külah
Deve tüyünden yapılan, genelde koyu renklerden seçilen ve üzerine yöresel ipek puşular bağlanan bir başlıktır. Kulakların ucunu içine alacak şekilde başa geçirilir ve üzerine puşu bağlanarak düğümlenir. Düğüm ekip başında sağa diğer oyuncularda sola sarkıtılır. Yörede koyun yününden yapılanı da mevcut olup, buna ise “Kum Külah” adı verilir.
• Cemadani
Yörede birçok değişik isim verilen, kare şeklinde, kenarları püsküllü ve ağırlık olarak siyah-beyaz yada kırmızı-beyaz renkteki baş bağıdır. Önce ikiye üçgen şekilde katlanır daha sonra alından itibaren tüm başı saracak şekilde başa sarılıp bağlanır.
• Sekiz köşe Şapka
Yörede bir çok erkeğin tercih ettiği, değişik renk ve modelleri bulunan, bir başlık çeşididir.
Bedene Giyilenler
• Gömlek
Düz yada çizgili kumaşlardan yapılan, cepsiz, hakim yaka, önü ve kolları düğmelidir. Yörede ağırlıklı olarak düz zemin üzerine çizgili veya kendinden çizgili olanları tercih edilir.
• Yelek
Gabardin kumaştan yapılan,önde cepleri olan, hakim yaka, kolsuz bir üst giysidir. Şalvarla aynı kumaşı içerir, arka kısmında ipleri mevcut olup bu ipler birbirlerine düğümlenir. Yörede “Kırk Düğme” adı da verilmektedir.
• Şalvar
Gabardin kumaştan yapılır yandan cepleri bulunan, ağı bol, paçaları dar, önden uçkuru bulunan bir alt giysidir. Uçkur bağı yün iplerin değişik renklerde boyanıp dokunmasıyla yapılır. Bu bağ şalvara takılır, önden düğümleri şalvarın içinde kalacak şekilde bağlanır. Daha önceleri cep ve paça kısımlarına akrep, yılan motifleri işlenilmiştir, şimdileri ise motifli şalvarların sayısı azalmıştır.
• KUŞAK
Kare şeklinde, kenarları püsküllü, rengarenk olan ve bele dolanan bir bel sarığıdır. Püskülleri içeri alınıp, ikiye üçgen şeklinden kıvrımlı bir biçimde inceltilerek bele sıkıca sarılır. Eski zamanlarda “Acem Kuşağı ve İpek Kuşaklar” kullanılmıştır.
Ayağa Giyilenler
• Çorap
Koyun yününden, diz altına kadar uzanan, elde işlenen ve değişik motiflerle süslenen bir ayak giysisidir. Yörede bir diğer adı Yün Çoraptır.
• Yemeni
Deriden yapılan, ağırlıklı olarak beyaz, krem veya siyah renklerden seçilen, önü kapalı, bağcıksız, arka tarafında tutup çekilsin diye kulakçığı bulunan bir ayak giyeceğidir. Yörede “Poçikli Yemeni” adı verilmektedir.
DİYARBAKIR HALK OYUNLARINDA TAKILAR
Kadın Takıları
Baş Takıları
• Şırrık
Yörede çok yaygın olarak kullanılan, sadece gümüşten imal edilen, üzerinde damla, güneş, yaprak, yılan motifleri bulunan bir takı çeşididir. Takının orta kısmı alnın tam ortasına gelecek şekilde Kofi denilen başlığa tutturulur. Boyuna takılacak şekilde, kolye biçiminde olanları da mevcuttur.
• Eyyün
Bir parça kumaş üstüne düzenli bir şekilde altın paralar sıralanır. Yapılan bu takı Kofinin üstüne, yani kaşın tam üstüne gelecek şekilde yerleştirilir, başın arka kısmında düğüm atılır, bazı bölgelerde ekonomik güce göre altın yada gümüş paralar olarak değişebilir.
• Küpe
Kulağa süs olarak takılan ve hala eski canlılığıyla kullanılan bir takı çeşididir. Genelde yöreye özgü küpeler ;
• Kişnişli Küpe
• Habli Küpe
• Fiyonklu Küpe
• Tut Küpe
• Doktor Diş Küpe
• Hızma
Yörenin belli kesimlerinde kullanılan, bayanların sağ yada sol burun deliklerine takılan bir takıdır. Genelde altın yada gümüş olup, üzerinde mavi boncukta olabilir.
Boyun Takıları
• Hamayli
Yörede “Boylamada” denilen bir süs eşyasıdır. Hamayli bayanlarda kötü rüya, karanlıklardan ve nazardan korunmak amaçlı takılır. Genelde yörede bayanların yazın içlerine giydiği “Melankof” ve günlük zamandaki “Fistanın” arasında olup dışardan gözükmez. Diğer takılardan farklı özelliği dini inanışın etkisinde kalarak içinde “Kurandan Ayetler” vardır.
• Kolye
Yörede yaygın olan ve fazlaca çeşidi bulunan bir boyun takısıdır.
• Habli Kolye
• Kişnişli Kolye
• İncili Kolye
• Yapraklı Kolye
• Kozanlı Kolye
• Direkli Kolye
• Badem Yapraklı Kolye
• Beşibirlik
Beş altın lira değerindeki Osmanlı parasıdır. Yörede “Beşibiryerde” adı verilmektedir. En yüksek altın para sayılan takı, ip yada kumaş parçası üzerine beş adet takılır ve öylece boyuna asılır.
• Mercan
Mavi ve turuncu renklerden, üç sıralı boncuktan olup, genç kızların boynuna taktığı
bir takıdır. En temel özelliği tam boynu saracak şekilde olmasıdır. Hamayli (boylama) gibi sarkmaz.
• Süt Muskası
Yörede sütten kesilen bayanların taktığı ince, gümüş,üstünde ayetler bulunan ve ortasında taş olan bir boyun takısıdır.
• Kordon
Metalden olup kırsal kesimdeki bayanlarda ucuna kullandığı sandığının anahtarı,
şehir merkezinde yaşayan bayanların ise giydikleri elbisenin sol üst köşesindeki cebe koydukları cep saati kordonudur. Yani kırsal kesimdeki bayanlar için anahtar, şehir merkezindeki bayanlar için saat kordonu görevini gören bir boyun takısıdır.
• Kehribar
Yörede sarılık hastalığına yakalanan bayanların kullandığı, ceviz büyüklüğünde, ortasından ip geçen, sarı kehribar taşında olan bir boyun takısıdır.
Kol Takıları
• Bilezik
Dönemine göre çeşitli motiflerle süslenen, değişik işçiliği olan deri, ağaç, bakır, gümüş, altından yapılan, eski dönemlerde erkeklerinde kullandığı söylenen ve hala yaygın olarak kullanılan süs takısıdır.
• Hasır Bilezik
• Paralı Bilezik
Bel Takıları
• Gümüş Kemer
Gül, menekşe, lale, yonca yaprağı gibi motifleri bulunan gümüşten imal edilip ve bele takılan bir süs eşyasıdır.
Ayak Takıları
• Halhal
Yörede genç kızların ve çocukların ayaklarına taktıkları, pirinç yada gümüşten yapılan, hareket ettikçe ses çıkaran bir ayak takısıdır. Halhalın ses çıkarması çocuğa yaklaşan zararlı hayvanları korkutmak içindir.
Erkek Takıları
• Hamayli
Asıl amacı nazardan korunma olan, şekil olarak ta kare, üçgen, dikdörtgen veya silindir şeklinde olan boyun takısıdır. Boyuna koldan geçirilerek takılır. Genelde deriden ve sade bir biçimde yapılır.
• Pazubant
Dinsel inançlardan ilgili nazardan korunmak amaçlı doğan, üzerinde yılan, akrep, tabanca şekilleri bulunan, kare, üçgen ve dikdörtgen şekilleri olan, kolun dirsek ile omuz arsına takılan bir kol takısıdır.
• Köstek
Yörede iki değişik çeşidi bulunan, en eski erkek takılarından olan, bir takı çeşididir. iki şekli mevcuttur ;
• Boyundan asılan ve ucuna saat takılan.
• Yeleğin düğme iliğine kancasıyla tutturulan ve ucuna saat takılıp saatle beraber yeleğin cebine bırakılan.
• Zincir
Gri veya sarı renkte olup, yeleğin düğme iliğinden tutturulup, kuşağın iç kısmına konan bir takıdır.
• Mendil
Yörede genelde açık renklerden seçilen, kare şeklinde, işlemesiz olup katlanarak kuşakla yelek arsına sıkıştırılarak takılan bir aksesuar çeşididir.
Gaziantep ilimiz Güneydoğu Anadolu�muzun en kalabalık ve en hareketli illerinden biridir. Türk halk dansları bakımından da Halay bölgesi içerisindedir. Halaylar oyuncuların yarım halka biçiminde düzenlenerek ve birbirlerine tutunarak oynadıkları disiplinli
oyunlardır. Türkmen bölgesi olan Gaziantep�te oyunlar kadın-erkek birlikte oynandığı gibi ayrı ayrı diziler halinde de oynanmaktadır. Oyunlara saz olarak Davul ve orta kaba Zurna eşlik eder. Yöredeki yaygın Leylim Halaylarına davul zurna eşlik etmez. Söz konusu Leylim Halayları Kaval, Düdük, Tef ve bir türkücüden oluşan müzik grubunun eşliğinde yürütülür. Gaziantep gerek kız gerek erkek giysileri ve aksesuar bakımından çok zengindir.
Genç erkeklerin başında, sırma karıştırılarak işlenmiş püsküllü Terlik bulunur. Terliğin etrafında Poşu sarılıdır. Sırtta yakasız çubuklu İşlik, onun üzerinde koyu mavi renkli Aba-cepken vardır. Bele Antep dokuması Şal Kuşak sarılır. Bacaklarda açık mavi çuha Şalvar bulunur. Mor kadife üzerine sırma işlemeli tütün Kesesi kuşağın sol köşesinden sarkıtılır. Ayaklarda yünden örülmüş çoraplarıyla gülşeftali renkli Yemeniler giyimi tamamlar.
Genç Kızların başında Tepelik ve Taç Fes, alınlarında ve yanaklarının yanlarında Sarkıtma denilen altın yada gümüş dizileri bulunur. Sırta Antep dokumasından Üçetek ve Zubun giyilir. Bele Savatlı Kemer takılır. Üçeteğin altında kutnu kumaştan Şalvar bulunur. Ayaklara da yerli dokuma yün çorap ve gülşeftali Yemeni giyilir.
Gaziantep ilimizde en çok sevilip oynanan oyunlardan bazıları şunlardır: Dokuzlu, Oğuzlu, Çepikli -Çibikli (Havarişko da denir), Fatige demune , Mani, Şirin Nar, Mendilli, Leylim.
Gaziantep ili sınırları içerisinde Türkmen oymaklarından Barak aşireti de yaşamaktadır. Bunların da kendilerine özgü çok güzel Türk halk dansları vardır. Bu oyunlara Davul Zurna eşlik eder. Bu oyunlarda müziğe, kartal kanadından yapılan ve Zambur adı verilen bir halk çalgısı da eşlik etmektedir.
Gaziantep ilimiz Türk halk dansları kadar halk müziği bakımından da çok zengin illerimizden biridir. Yörede yapılan araştırmalar bu bölgedeki türkü ve melodilerin Uzun havalar, Kırık havalar ve Halaylar olmak üzere üçlü grup altında toplanabileceğini göstermektedir. Halk müziği araçları da şunlardır: Üflemeli sazlar, başta orta kaba olmak üzere Zurna, dilli dilsiz Kavallar, yaylı sazlardan Kemane, vurmalı sazlardan başta Davul olmak üzere, Tef, Darbuka ve Zil.
Barak’lar arasında bugün de çok sevilip oynanan oyunlardan bazıları şunlardır:
Meryem, Mermere, Kaba, Tam Kaba, Kırıkcan, Çobanbeyli, Nahsani, Barak Halayı ya da Barak İki Kamış oyunu, Üçürdüm.